MENÜ

Rastlantının Tutkuya Dönüşmesi: Fotografçı Olmak

* insankaynaklari.com / İnteraktif röportaj

insankaynaklari.com iKeyif’te Ekim-Kasım dönemi işleyeceğimiz Fotoğrafçılık Dosyasına, bu mesleğe gönül vermiş bir akademisyenle başlamak istedik. Prof. Dr. Ahmet Öner Gezgin ile bir meslek olarak fotoğrafçılık, fotoğraf eğitimi ve iyi fotoğrafçı olmak üzerine konuştuk.


Ülkemizde fotoğrafçılık bir meslek olarak nasıl görülüyor?

Ülkemizde fotografinin sanat nesnesi yaratmadaki rolü geniş kitleler tarafından nasıl küçümseniyorsa ve bu nedene bağlı olarak bu alana yatırım yapılmıyorsa, fotografinin meslek olarak algılanması da bu durumdan pek de farklı değildir. Eğitimli olsun ya da olmasın bu mesleği herkesin icra edebileceği düşüncesi günümüzde dahi oldukça yaygındır.

Fotoğrafın hayatınıza kattıkları…

Fotografi ile karşılaştığım o ilk andan bugüne uzanan süreçte, öteki gerçeklikle yüz yüze gelmenin akışkan bir yolu olarak düşlediğim fotografiyi yapabilmeyi -tıpkı tiyatroda olduğu gibi- öznel gerçekliğimi yaratabilmeyi, Man Ray’in de dediği gibi, yasak olan her şeyin yapıldığı bir özgürlük ortamı oluşturabilmeyi ve bunu paylaşabilmeyi başardım. İşte bu, fotografinin yaşantıma kattığı en önemli kazanımdır.

Fotoğraf eğitiminin gelişim süreci ve ülkemizde verilen eğitim içeriği hakkında bilgi verir misiniz?

Fotografinin gelişim süreci, bilindiği gibi iki önemli dönemi içerir: Birisi, 19 Ağustos 1839 tarihinde fotografinin bulunuşunun Fransız Bilimler Akademisi tarafından dünyaya resmen açıklanmasına kadar geçen Daguerre dönemi; diğeri ise, Daguerre ile başlayan ve günümüze kadar süregelen yeni dönemdir. Bu iki dönem arasındaki gelişmeler, resim ve fotografinin karşılıklı olarak birbirlerini etkilemeleri, bu bağlamda bir kesimin fotografinin resmin yerini alacağına olan inançları, fotografinin sanat olup olmadığı üzerine yapılan tartışmalar, uygulanması yasak olan ve olmayanlar üzerine öne sürülen manifestolar, eğitimin getirdikleri ve götürdükleri bugün dahi sıkıntısını çektiğimiz ve tartıştığımız üst başlıklardan yalnızca birkaçıdır.

Görüntü teknolojisinin 15. yüzyılda başlayan teknolojiye dönük serüveni bir kulvarda gelişimini sayısal teknoloji düzeyine ulaştırırken, diğer kulvarda görsel iletişim sistemi içinde araç olarak fotografinin kullanım alanlarının yoğunluk kazanması ve farklı alanlarda gösterdiği dil çeşitliliği, fotografi eğitimini gerekli kılmış ve batıda, Daguerre ile başlayan yeni dönemde eğitim kurumları da yerini almıştır. İçinde bulunduğumuz bilim çağında teknolojinin ürettiği yararlı ve kullanışlı araç ve gereci üretmek yerine ithal etmeyi tercih eden ülkemizde, fotografinin topluma ve sanata dönük işlevini yerine getirebilmesi için gerekli ön koşullardan en önemlisi olan eğitim, bulunuşunun dünyaya resmen açıklanmasından 139 yıl sonra 1978 yılında Fotograf Enstitüsü olarak kurumsal kimliğine Mimar Sinan Üniversitesi (İDGSA-İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi) çatısı altında kavuştu. AB (Avrupa Birliği) kriterlerinin öngördüğü programlar arası eşdeğerlilik ve Avrupa Kredi Transfer Sistemi (ECTS) doğrultusunda programlarını revize eden bölümümüz, ön lisans-lisans-ve lisansüstü (yüksek lisans, sanatta yeterlik) düzeyde ağırlıklı olarak sanat fotografı, tanıtım (reklam) fotografı ve belgesel fotograf alanlarında eğitim vermeyi sürdürmektedir.

Yüzyılı aşkın bir gecikme ile ülkemizde başlatılan fotografi eğitiminin dün ve bugün arasında kalan süreçte genel amacı, bir yandan sanata dönük açılımı içinde fotografiyi gelişigüzellikten kurtarıp okul düzeyine götürerek, bu bağlamda yaratıcı gücü açığa çıkartmak, sezgileri geliştirmek, geleceğe dönük ve doğru bakış açısı getirecek insanı yetiştirmek, deneme, denetleme ve sonuçlandırma süreçlerini içeren metotlar çerçevesinde düşünmeyi kazandırmak olarak özetlenebilir.

Ülkemizde, fotografi eğitimi alanında sanat ve mesleki formasyonun birbirinden ayrı olarak programlandığı, amaç ve hedefleri bağlamında farklılıklar gösterdiği eğitim kurumları henüz oluşmadığı gerçeğinden hareketle, bölümümüz lisans programı kültür-sanat ve mesleki formasyon ağırlıklı olmak üzere, bilgi-yaratıcılık-teknolojik süreç olmak üzere birbirlerini tamamlayan üç temel kavram üzerine yapılandırılmıştır. Bilgi, fotograf tarihi, fotograf teorileri, fotograf okuma, estetik, sanat tarihi, sanat kuramları, temel sanat eğitimi, kültür tarihi, sanat sosyolojisi, çağdaş sanat ve yorumu v.b derslerin bileşkesini oluşturur. Yaratıcılık bilgi ile eşgüdümlüdür. Programdaki karşılığını mesleki temel eğitim, deneysel fotografi, görsel iletişim, sanat fotoğrafı tasarımı, tanıtım fotoğrafı tasarımı ve belgesel fotograf tasarımı ve uygulanması derslerinde bulur. Bu derslerde yeteneğin işlenerek belli bir estetik olguya dönüştürülmesi amaçlanır. Teknolojik süreç bilgi ile desteklenmiş yaratıcılığın dışa vurulması için araç konumundadır. Bu süreci yönlendiren dersler siyah/beyaz ve renkli karanlık oda teknikleri, deneysel teknikler, çekim teknikleri, ışık ve renk teorileri, reprodüksiyon, portre, mimari ve sayısal teknolojidir. Her dersin kendine özgü içeriği çerçevesinde uygulamalı çalışmalar yapılmakla birlikte, özellikle yetenek ve yaratıcılığın işlendiği tasarım grubu derslerinde kişisel bir dilin oluşumunu destekleyecek proje çalışmaları öngörülür.

Alınan eğitim, iyi bir fotoğrafçı olmak için yeterli sayılabilir mi?

Dört yıl gibi oldukça uzun süreli lisans düzeyindeki fotografi eğitimi, sanat ve mesleki formasyon ile donatılmış iyi bir fotografçı olmak için şüphesiz yeterli değildir. Çünkü günümüzde yükseköğretim çatısı altında sürdürülen teknolojiye bağımlı eğitimin öğrenciyi tüm bir sanatçı ya da meslek insanı olarak donatması olası değildir. Bu zaten yükseköğretimin görevi de değildir. Kurum öğrenciye, yaratıcılık, buluş ve yapıcılık gibi gizil güçlerin dışavurumunu sağlatacak yetenek kazandırır. Bu bağlamda öğrenciler, farklı koşullara uyum sağlayabilecek kendi başına düşünme ve yeterli sanat ve meslek bilgisiyle donatılmış olarak mezun olurlar.

Öğrenci öğrenimi sırasında kendini geleceğe dönük donatmak için uygun ortam yaratması çabası içine girmeli, bu bağlamda geniş bir hayal gücüne, araştırmacı ve paylaşımcı bir yapıya sahip olmalı, özeleştiri yapabilmeli, tarafsız ve hoşgörülü davranmalı, kendisini asla durağan bir ortamın içinde görmemeli ve sürekli olarak kendini yenilemelidir. Okuldaki eğitim programları ile yetinmeyip her alanda dünyadaki gelişmeleri izlemeli, kendi özgün kimliklerini oluşturmaya yönelik adımlar atılmalıdır. Sanat ve meslek insanı oluşumunun okuldaki öğrenim süresiyle sınırlı olmadığı, oluşumun yaşam boyu sürdüğü de bilinmesi gereken bir gerçektir.

Kariyerini fotoğrafçılık alanında geliştirmek isteyen gençlere tavsiyeleriniz…

Bu ülkede fotografi ile şu veya bu şekilde uğraşanlar arasında hiç kimse “ben fotografçı olmak istiyorum” diye çıkmamıştır yola. Eğitimciler dışında zaten hemen hepsi başka mesleklerin insanlarıdırlar.

O halde fotografi ile karşılaşmak, bir rastlantının tutkuya dönüşmesi olayından başka bir şey değildir. Tutku, suya atılan ve suda dışa doğru genişleyen halkalar oluşturan bir taş gibidir. Başlangıçta halkalar küçüktür; sonra halkalar giderek büyür, ta ki, kendi kendini aşıncaya kadar.

Bu süreçte tuzaklar da vardır; kişi acelecidir, bir-iki makara görüntü hırsızlığı yapar, sergi açar ve adı yazılı /görsel medyada fotograf sanatçısı mertebesine ulaşır. Ya da sanatçı unvanı dağıtan FIAP’ın (Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu – Federation Internationale de L’art Photographique) üç-beş sergisine katılır ve sanatçı unvanı alır. Gençlerin bu ve benzeri tuzakları fark etmelerinde yarar vardır. Eğitim almak isteyen gençler için bugün olanaklar oldukça geniştir. Eğitimci olarak, fotografi eğitimi içinde bulunan gençlerde gözlemlediğim en önemli olumsuzluk tutku eksikliğidir. Bunun nedeni, görsellikle yıkanan dünyamızda öğrencilerin kendilerini kayıp hissetmesidir. Eğitimin dışında kalanlar için kendi kendine eğitim önemlidir. Bu bağlamda tarihsel süreç öğrenilmeli, disiplinler arası iletişim kurularak bilgi birikimi sağlanmalı, geçmişin imge üreticileri ve neler yaptıkları incelenmelidir. Böylece özgün bir dil oluşumuna katkı sağlayacak süreç başlatılmalıdır.

2003

Tüm yazılar