* Sanat Çevresi Dergisi, Nisan 1992, Sayı: 162
Birincisini Aralık 1989 yılında gerçekleştirdiğimiz “Deneysel Fotografi Öğrenci Çalışmaları Sergisi“ nin İkincisi, 08-22 Nisan 1992 tarihleri arasında Mimar Sinan Üniversitesi (MSÜ) Osman Hamdi Bey Sergi Salonu’nda izlenebilir. Serginin açılışı 08 Nisan 1992, Çarşamba, saat 16.30’dur.
İkinci sergi, 1990 ve 1991 Eğitim-Öğretim dönemlerinde Deneysel Fotografi disiplinini takip etmiş 27 öğrencinin yaklaşık 50-60 adet siyah / beyaz baskı ve renkli baskı çalışmalarından oluşmaktadır.
İkinci serginin en önemli özelliklerinden biri, 8 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilen ve “Fotografinin Gerçeklik Boyutları“ nın irdelendiği proje uygulamasıdır. Proje, 8 adet öz portrenin gerçek insan boyutlarında (1:1) siyah / beyaz baskılardan oluşmaktadır. Proje kapsamındaki 1:1 baskılar, sergi salonunda bulundukları mekanların nesnel yapısı ile bütünlük içindedir.
Sergi, MSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Fotograf Ana Sanat Dalı Deneysel Fotografi disiplini öğretim üyesi Doç. Ahmet Öner Gezgin tarafından tasarlanmış ve gerçekleştirilmiştir.
“Deneysel Fotografi 2. Öğrenci Çalışmaları Sergisi” Üzerine Bildiri
Sergi: 8-22 Nisan 1992, MSÜ Osman Hamdi Bey Sergi Salonu.
Estetik teori onsekizinci yüzyılın ikinci yarısına kadar felsefeden etkilenmişti; özellikle antik felsefeden. Sonraki yıllarda, yani onsekizinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren Alman edebiyatında romantizm akımını izleyen yıllarda ortaya çıkan ve tüm plastik sanatları etkileyen Sturm und Drang-Buhran Dönemi akımıyla birlikte estetik teori, alışılmış nesnel kriterleri terkedip, öznel yoruma doğru yönelmeye başladı. Böylece edebiyat, müzik ve plastik sanatlar alanında sanatçının kişisel deneyimleri, yapıtın semantik yapısını oluşturmaya başladır.
Kişiyi usun tutsaklığından kurtarması ilkesine dayalı Dada’nın katı sanat anlayışı yerini ruhsal özdevinime bıraktığında; dışavurumculuktan fantastiğe ve giderek deneysel boyutlara uzanan yeni gerçeklik arayışları da başlamış oldu. Bu arayışların fotografiye yansıması, aracın teknolojik yapısındaki gelişmelere eşdeğerdir: Sinematografınin gelişim süreci içinde Eadveard Muybridge (1830-1904)’in sanatsal bağlamdaki deneysel etkinlikleri, 1835 yılında Nenry Fox Talbot’un gerçekleştirdiği Colotypie yönetimine dayalı negatif/pozitif baskıları, 1920’lerden sonra Man Ray’in rayogramları, Moholy Nagy’nin fotogramları algılanan gerçeğin dışında, nesnenin yeni iç gerçekliğine yönelik deneysel araştırmaların ürünleridir.
Ülkemizde belgesel fotografinin yüzeysel görsellik ya da düz-anlamsal foto-grafik göstergelerini, sanata yaklaşımında yetersiz bulan, düşünce temeline dayalı sanatsal dili ile fotografinin sınırlarını zorlayan disiplinlerarası iletişimin gerçekleşmesini hedefleyen deneysel fotorafi, kuram ile uygulama arasında sürekli bir ilişkiyi gündemde tutmayı amaçlar. Mimetik sanatlar içinde nesnel gerçekliğe en yakın yaklaşımı getiren şüphesiz fotografinin belgesel işlevidir. Ancak, düz-anlamsal yapının, nesnel gerçekliği sanatsal bir eylem olarak yeniden sunma isteği, yoğun öyküye dayalı zengin görünümü, onu alışılmış estetik boyuttan uzaklaştırdı. Ayrıca bu durum, birçok estetik uzmanının, “Aynı gerçekliği -yaşamın kendisini- yineleyecek olduktan sonra, sanat yapıtı üretmenin ne gereği vardır“ tezini de doğrular niteliktedir. Belirlenen zaman dilimi içinde bir an’ı, o an bir eylemi belgelerken, özneye düşleme olanağı tanımayan bir yaklaşım, estetik olma özelliğini yitirir; bütünüyle belge özelliğini kazanır. Bir yapıtın genel sanat tarihinin okunma kurallarına bağlanıp, sanat yapıtı konumuna geçebilmesi için, o yapıtın içeriğinden soyunup, geriye estetik bir okunabilirliğin kalması gerekir. Ancak o zaman sanatın okunma kurallarına bağlanıp, sanata görderme yapabilir.
Eğitim içinde deneysel fotografinin amacı, fotografinin ve diğer plastik sanatların tüm teknolojik ve estetik olanaklarını kullanarak özgün sanatsal mesaja ulaşmaktır. Eğitim, içerik açısından 5 ayrı özelliği kapsar:
- Kişisel görüşlere ağırlık verilir,
- Kesin bir değerlendirme ve yargıdan kaçılır,
- Belli bir plana bağlı kalınmaz,
- Belli bir düşünce veya anlayış kabul ettirilmeye çalışılmaz,
- Ulaşılmak istenen sanatsal dilin temel ilkesi, tez/hipotez veya düşünü olarak belirlenmiş yaratıcı fikirdir.
Fotografi, çok boyutlu nesnel gerçekliğin iki boyutlu belgesel bir saptaması olduğuna göre, sergilenen çalışmalardaki deneysellik iki ayrı düzlemde değerlendirilebilir:
Birincisi, fotografi nesnel görüntünün nesnelliğini aşarak, aracın tüm teknik, estetik, semantik ve pragmatik olanaklarının kullanıldığı soyut-dışavurumcu düzlem.
İkincisi ise, fotografinin temelde bir altyapı -yan öğe- elemanı olarak muhafaza edildiği konzepte dayalı kavramsal düzlem.
Deneysel fotografi dersini takip eden öğrencilerin tümünün üst düzey sanatçı olmaları doğal olarak beklenemez. Bu durumda ileriye dönük, atılıma açık ve hoşgörülü insan yetiştirmek, dersin diğer önemli amaçlarından biri olmaktadır.
Nisan 1992