* Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü “Pazartesi Toplantıları“ konferans metni. Fotoğraf Sanatı ve Türkiye, İstanbul 1995, Sf. 48-54 Bugün, 17 Nisan 1995 Pazartesi ve saat 16.00 suları. Sıradan bir günün, sıradışı bir olayını sevinçle kutluyorum. Nedir bu olay? 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 5’inci maddesinin amaçladığı yaygın sanat eğitimine ne derece ivme kazandırdığı tartışmasını bir başka bahara bırakıp, yasa gereği Üniversiteniz Güzel Sanatlar Fakültesi çatısı altında gecikmişliğine rağmen kurulan Fotoğraf Bölümü’ne merhaba diyorum. Sıradan bir günün bitimine az kala mönüde avangard var. Ülkemizde fotografinin gelişim süreci içinde avangard eğilimin kuram ve uygulamalı örneklerine geçmeden önce, tarihsel geçmişi içinde kısa bir gezintiyi gerekli görüyorum. Tarihsel Süreç Fotografinin ülkemiz sınırları içine hangi koşullar altında ve nasıl girdiği yolundaki bilgilerimiz oldukça sınırlı olmakla birlikte, gerek iç ve gerekse de dış kaynaklı verilere göre, batıda Niépce ve Daguerre ortaklığına bağlı ilk fotografi çalışmalarının pratik uygulamalara dönüştüğü 1830’lu yıllar bir başlangıç noktası olarak kabul edilirse, bu tarihten çok kısa bir süre sonra -yaklaşık yirmi, otuz yıl- Osmanlı sınırları içinde, özellikle İstanbul’da teknik bir yenilik olarak Sultan Abdülaziz (1830-1876) döneminde kullanılmaya başlandığını biliyoruz. Ancak dinsel baskılar, batıda yaşanan rönesansın Osmanlıya ulaşamaması, toplumun batı ile olan iletişim kopukluğu, ekonomik güçlükler, fotografi olgusunun gelecek için ne denli […]Read More ›
* Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin 4 – 6 Mayıs 1994 tarihinde Ankara’da düzenlediği “Kültürel Gelişmede Sanatın Öncülüğü” konusuna sunulan sempozyum bildirisi. Bildiriler kitabı sf. 99 – 104 Bu bildiride, kültür kavramı ve kuramı üzerine kısa bir açıklama getirdikten sonra, sanat / sanatçı ve kültür ilişkisini -amacı bakımından- karşılaştırıp, bir yandan teknolojik bir yandan da estetik yönü ile karmaşık bir yapı görünümündeki fotografi olgusunun çağdaş toplumu etkilemesini yoklamak istiyorum. Bu yolu izlerken, konuyu artistik ve sosyal / kültürel antropolojinin boyutları içinde ortaya koymayı deneyeceğim. Kültür, sosyal / kültürel antropolojinin tek ve vazgeçilmez konusudur. Ancak gösterdiği çok yönlülük nedeniyle kültür kavramını tanımlamak, anlatmak oldukça güçtür. Tanımdaki güçlüğün kökeni, kültür kavramının çok anlamlı oluşunda aranabilir. Kültür genel olarak şu temel kavramların karşılığı olarak kullanılmaktadır: Kültür, bir toplumun ya da bütün toplumların birikimli uygarlığıdır. Kültür, belli bir toplumun kendisidir. Kültür, bir dizi sosyal süreçlerin bileşkesidir. Kültür, bir insan ve toplum teorisidir. Kültür, iletişimdir. İletişimin, toplumları bütünleştirme özelliği vardır. Tarihsel süreç incelendiğinde, kültür kavramının bilimsel yazılarda uygarlık anlamında kullanıldığı, uygarlığın -genel veya özel anlamda olsun- eğitim, güzel sanatlar ve teknoloji gibi kültürel değişkenleri içerdiği görülür. Bu bağlamda kültür sözcüğü, dört ayrı alanda ve anlamda kullanılmaktadır: Bilimsel alanda kullanılan kültür, uygarlık anlamında olup, farklı toplumların […]Read More ›
* PTFD (Profesyonel Tanıtım Fotoğrafçıları Derneği)’nin 09 Mart 1993 tarihinde Mimar Sinan Üniversitesi’nde düzenlediği “Türkiye’de Genel Fotoğraf Eğitimine Bakış” konulu Sempozyuma sunulan bildiri metni. Giriş Makro düzeyde eğitim sistemindeki dönüşümlerin arkasındaki yapısal nedenleri açıklayabilmek için, kısaca genel eğitim olgusundaki çıkmazları toplumsal değişim süreci içinde incelemek gerekir. Durum böyle olunca, konu ister istemez sadece fotografi eğitim ile sınırlı kalmasının da ötesinde, tüm eğitim olgusuna yayılmaktadır. Eğitim, bir yönden insan yeteneklerinin olanaklar ölçüsünde geliştirilmesini, diğer yönden insan topluluklarının sürekliliğini sağlamayı hedefler. Bu süreç içinde, toplumsal kültür birikimini geleceğe aktarır. İnsanoğlunun çağlar boyunca süren bu uğraşı, çağımızda da geçerliğini korumaktadır. Eğitim, üstünde bugün de düşünülüp tartışılan, sorunlarını çözebilmek için hemen her toplumun seferber olduğu bir alandır. Bu seferberlik, daha iyi bir eğitim, giderek daha sağlıklı bir toplum ve daha yüce bir insanlık adına, öyle görülüyor ki hep sürecek, sürmeli de… Rasyonel düzeye ulaşmayı amaçlayan uluslararası bu savaşımın ülkemizdeki görüntüsü hiç de iç açıcı değildir. 1950’li yıllardan başlayarak, tüm eğitim düzeni, siyasi iktidarların çıkarları doğrultusunda sürekli değişikliklerle yaz-boz tahtasına çevrilmiştir. Eğitim düzeninde, çağın gerektirdiği değişimleri yapmak gereklidir. Ancak bu değişimler, eğitimin insancıl ve toplumsal amaçlarından saptırılması, demokratik içerikten tümüyle arındırılması biçiminde olmamalıdır. Çağdaş olmanın bir anlamı da, çağın ötesine geçmektir. İlk ve orta öğretimden […]Read More ›
* AFSAD (Ankara Fotograf Sanatçıları Derneği), 4. Fotograf Sempozyumu, 21 – 22 Kasım 1992, AFSAD Yayınları No:23, Ankara, Bildiriler kitabı, Sf. 219 – 233 “Fotografinin Sanatsal Boyutunu İncelemede Bir Yöntem Araştırması” başlıklı bildiri, konunun derinlemesine incelenmesi durumunda ortaya çıkan çok boyutluluk nedeniyle, biraz sonra aktarmaya çalışacağım düşünsel dizine bağlı bir kapsam oluşturmaktadır. Araştırmanın amacı, fotografinin sanatsal boyutuna ışık tutmak, sorulmuş ancak cevap bulamamış sorulara açıklık getirmek, sorulacak yeni sorulara cevap oluşturmak, şimdiye kadar ileri sürümüş tezlere karşıt tezler üretmektir. Bu araştırmada, metodolojik düşüncenin 2 önemli ilkesi esas alındı: Birincisi; önyargıdan uzak bir değerlendirme, İkincisi; şeffaflık ilkesi. “İki boyutlu yüzey üzerine fiziksel ve kimyasal yöntemlerle gerçekleştirilen her şey fotografidir” genellemesinden hareket ile, karşıt tezlerin savunulmasında bütünü parçalamamak için tür ayırımına gidilmedi. Aktarmaya çalışacağım çerçeve içinde düşünceler eleştiri ve tartışmalara açıktır. Giriş 70’li yıllarda, deneysel fotografi üzerine Almanya’da tamamladığım ihtisas eğitimi sürecinde, Karl Pawek’in, içinde bulunduğumuz çağı optik çağ olarak nitelendirişini daha dün gibi hatırlıyorum. Bu dönemde fotografinin tüm kanalları ile yaşantımıza girdiğini gözledik. Bilim, teknik ve endüstri ondan çok şey öğrendi; boyutlarını onun olanakları ile genişletti. Bugün düşünüyorum ve izliyorum ki, optik çağ bilim, teknik ve endüstrinin gelişmesini sağlamasının dışında öz varlığı olan fotografiye, fotografinin sanatsal boyutuna çok şey katamadı. Halbuki […]Read More ›
* British Council’ün 23 – 25 Ekim 1991 tarihleri arasında Mimar Sinan Üniversitesi’nde düzenlediği “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Fotoğrafçılık” konusundaki sempozyuma sunulan bildiri metni. Geçmiş ile bugünü gündemine alıp, irdelemeye açan ve çok yönlü göndermeleri olması düşünülen “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Fotoğrafçılık” sempozyumu veya benzeri konularda şimdiye dek, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi sonrası birbirinden soyutlanıp, daha sınırlı hatta tek bir alt başlığı içeren bildiriler tartışmaya sunulmuştu. Bu yaklaşımın sakıncalarını, getirdiği kısır döngüyü tartışmalardaki tıkanıklığı, çok yakın geçmişte birlikte yaşadık. Kısaca vurgulamak gerekirse; mikro gözenekler oluşturduk, bütünü yitirdik. Günümüz Türkiye’sinin fotografi olgusunu değerlendirebilmek için, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi sonrası çalışmaları arasındaki ilişkinin, karşılaştırmalı olarak ele alınması gerekmektedir. Günümüz Türkiye’sinde bir olgu olarak fotografinin yaşantımıza büyük ölçüde girdiği gerçeğini hiç kimse yadsıyamaz. Ancak gerçekliğin yeniden sunumu olarak karşımıza çıkan foto-grafik göstergelerin sanat objesi olduğu iddialarına katılmak mümkün değildir. Öznel bir yaklaşımla, bunun nedenlerinin geçmişin derinliklerinde kapalı kaldığına inanıyorum. Bu nedenle, bugün burada, bu bildiride geçmiş, -belki ilk kez- sebep/sonuç ilişkisi içinde irdelenecektir. Bildirinin ulaşmak istediği birincil amaçlardan birisi budur. “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Fotoğrafçılık Sempozyumu” nun, geleceğin dinamik toplumunu oluşturacak ve toplumsal kültür-sanat birikimini geleceğe aktaracak olan gençlerin eğitildiği yetkin bir sanat kurumu çatısı altında yapılmış olması, bildiri konusunun kapsamını, hedef kitleye göndermeler yapacak biçimde genişletti. […]Read More ›
* AFSAD (Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği), 2. Fotograf Sempozyumuna sunulan bildiri metni. 17 – 18 Ocak 1987 Sonuncusu 1982 yılında gerçekleştirilen I. Fotoğraf Sempozyumu’nun üzerinden dört yıl geçti. Bugün, bir ikincisini gerçekleştirmek üzere, yarınların iç ve dış gerçekliğine bugünden açık tavrı ile bende saygınlık kazanan AFSAD (Ankara Fotograf Sanatçıları Derneği) çatısı altında toplandık. Amacımız, geçmişin bir muhasebesinden çok, yarına yönelik bir durum değerlendirmesi yapmak, fotografi içindeki yeni anlatım dillerini araştırmak, gelişmelerini incelemek ve tartışmak olacaktır. Konuya girmeden önce bir parantez açıp vurgulamakta yarar var ki, ülkemizde kültür, sanat ortamının bu türden tartışmalar için henüz yeterli olgunluğa ve bilgi birikimine ulaşamadığı bir gerçektir. Bu gerçeği -80’li yıllardan bu yana- kuramsal alt yapıdan, bilgiden, araştırmadan yoksun; basmakalıp düşünce ve gerçeklikten uzak ezbere laflarla, atışma ve sataşma biçiminde dopdolu izledik. Bilinçten uzak bu türden sataşmaların ülkemizde 80’li yıllara rastlaması bir rastlantı değildir. Belge nitelikli, görüntü seçici geleneksel fotografi tavrının sanatsal platformda kısır döngüye girmesiyle bunalan, yeni arayışlar içine girmek isteyip de dışlanmaktan çekinen bir gurup düşünen beyin, o yıllarda Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, bugünün Mimar Sinan Üniversitesi salonlarında açtığım “Gerçek ve Fantezi” başlıklı sergimin amaçladığı fotografide özgürlük düşüncesine dayalı yeni gerçekliğe sımsıkı sarıldı. Bireysel bir çıkış ile deneysel fotografi kavramını ortaya attığım o yılların […]Read More ›
* İFSAK, 2. Fotoğraf Günleri kapsamında 6 Aralık 1986 tarihinde gerçekleştirdiği konferans metni Geçen yıla oranla kapsamı genişletilen II. Fotoğraf Günleri’ni bu ay daha dolu yaşayacağız. Geçen yıl tek oturumda gerçekleştirilmiş olan panelin konusu hatırlayacağımız gibi “Fotografi’nin Anlatım Biçimleri” idi. Bu yıl, fotografinin diğer plastik, yazım sanatı ve iletişim bilimi ile ilişkilerinin ele alınmasını, bu doğrultuda tartışma ortamı açılmış olmasını -fotografinin toplumsal düzen içindeki çok yönlülüğünü, diğer sanat ve bilim dallarından soyutlanamayacağı açısından- olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Bu veya buna benzer etkinliklerin kitleler arası iletişimi, kültür alış-verişini güçlendireceği ve genişleteceği, yaratılan tartışma ortamı ile kitleyi kuramsal düzeyde bilgilendireceği, geçmişte kalan son bir yılın genel bir değerlendirmesini yapacak olması açısından önemlidir. Ancak şu da bir gerçek ki, ülkemizde fotografinin kuramsal ve uygulamalı alanlarında sürdürülen çabalar henüz kolektif olma niteliği taşımıyor. Dileğim, Fotoğraf Günleri’nin, İFSAK (İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Kulübü) ile birlikte ülke düzeyine yayılmış olan diğer dernek ve kurumların katılımı ile Sinema Günleri gibi bir olaya dönüşmesidir. Bunu gerçekleştirebilmek için yeterli birikim de var bugün. Kısa bir temenniden sonra söze, toplumsal süreçte birini diğerinden soyutlayamayacağımız grafik ve fotografinin görsel iletişim sistemi içinde gösterdikleri çok yönlülük; bireyin toplum, toplumun birey ile olan ilişkilerini düzenleme gibi önemli bir görevi üstlenmiş olmalarından […]Read More ›
* Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin 17-19 Nisan 1985 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirdiği “Türkiye’de Sanatın Bugünü ve Yarını” konusunda sempozyum bildirisi. Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları 1, Ankara, 1985, sf. 373-380 Üniversitenizin düzenlediği “Türkiye’de Sanatın Bugünü ve Yarını” konulu sempozyuma fotografi dalında davet edildiğim için çok sevinçliyim. Bu sevincimin dayandığı iki önemli çıkış noktası var. Birincisi: Bu sempozyum ile birlikte fotografinin diğer plastik sanatlar saflarında sanat olarak tartışılabilir duruma gelmesi; İkincisi ise, fotografi içindeki değişik anlayışların değerlendirilmesinin yapılması, gelişmelerin incelenmesi ve dolayısıyla tartışma ortamının yaratılmış olmasıdır. Şu da bir gerçek ki, şimdiki durumda ülkemizdeki kültür / sanat ortamı bu türden tartışmalar için henüz yeterince olgun değil. Dileğim sempozyumun amacına ulaşmasıdır. Bu bildirinin amacı her ne kadar yarının fotografi anlayışına bugünden ışık tutar düşüncesiyle deneysel fotografinin kuramsal temel ilkelerini içerecekse de, fotografinin geniş kapsamı içinde uygulama ve kullanım alanlarına yönelik kısa bir giriş yapmakta yarar vardır. Giriş Görsel iletişim sistemi içinde araç olarak fotografinin kullanım alanları, onun temelinde yatan işlevsel özelliğine göre sınıflandırılır: Nesnel gerçekliğin imgelenmesi işlevi, Belgesel işlevi, Bilimsel işlevi, Pedagojik işlevi, Sanatsal işlevidir. Bu sınıflandırma içinde günümüze değin fotografinin sadece nesnel gerçekliğin imgelenmesi işlevi üzerinde durulmuş, bu doğrultuda yazılmış ve söylenmiştir. Bu durum genellikle; Amatör fotografi anlayışı içinde an’ın saptanması, […]Read More ›